Genel

ATANAME’DEN: SURİYE KESİNLİKLE BAĞIMSIZ OLMALIDIR

Türkiye’nin gündemine herhangi bir konu girdiğinde önce ATANAME’ye bakarım; o konuda Atatürk ne demiş diye. Okuduklarım bilgimi artırır, beni düşündürür, ufkumu açar, yol yordam öğrenirim. Bu tutum beni asla kısıtlamaz, dogmatikleştirmez. Çünkü Bilimcilik İlkesi vardır, Devrimcilik İlkesi vardır. 

Bu ilkeler beni aynı zamanda serbestçe düşünmeye, özgürce akıl yürütmeye iter. Günümüze getirir, bugünün koşullarına göre düşünüp hissetmeye, iş yapmaya sevk eder.

Şimdi, bildiğiniz gibi gündemimizde Suriye var. Soru şu: Acaba ATANAME Suriye konusuna değinmiş mi? Hemen kitabın DİZİN kısmını açıyor, Suriye maddesi var mı diye bakıyorum. Varmış, Madde beni yapıtın 398*. sayfasına yönlendiriyor[i]. Konu 30. yöneltide başlıyor, 37. yöneltiye kadar devam ediyor. Aşağıya alıyorum.

* ** *

30- Tarih 21 Ocak 1937 gecesi… Karpiç’te Suriye Başvekili C. Mardam’la görüşüyorum: Ben milletimin varlığını kurtarmak için işe başlarken, ne yazık ki, Suriye’yi, Irak’ı, bütün İslam dünyasını, zorunlu olarak biraz ihmal etmek zorunda kalmıştım. Çünkü bütün bu âlemi toplayan büyük imparatorluğun enkazını, bizim kadar dostlarımız ve dindaşlarımızın da görmüş olduklarını biliyorum. Şahsen bütün camia için gayret sarf etsem bile bazı kitlelerde hâsıl olmuş bulunan zihniyetler, bizi birbirimize yaklaştırmayacak kadar önemli idi. Bu nedenle, ben bütün kuvvetimi ve kudretimi, yalnız bu imparatorluk içindeki Türk olan unsura hasretmek zorunda kaldım. Ancak bu işi yaparken çok emindim ki, yüzyıllardan beri birlikte yaşamış, dindaşlık yapmış insanlar ayrılamazlar. Yalnız, imparatorluğun yarattığı birtakım yanlış anlamaların unutulabilmesi ve nihayet birlikte yaşamış bu insanların birbirlerini anlayabilmesi için belli bir zamanın geçmesi lazımdı. O günün henüz gelmiş olduğuna itiraf ederim ki kani değilim. Fakat o dediğim gün gelecektir.

31- İşte bu hakiki güneşin doğduğu günü anlamak için, biz ve dostlarımız, güneşi saymayanların haksız baskılarından ilham almak için daha fazla beklememeliyiz. Türkiye Cumhuriyeti gayet açık konuşmak mecburiyetindedir. Ben söylüyorum ki, İslam âlemi, Suriye milleti ve devleti tamamıyla ve kesinlikle bağımsız olmalıdır. Bunu, burada söylediğim gibi, Fransızların ve dünyanın önünde tekrar etmek, benim için şeref ve zevktir. Bizim, Türkiye Cumhuriyeti’nin hiç kimseden asla korkusu olmadığı içindir ki, ben bu sözleri böyle açıkça söylüyorum.

32- Ben makul olmayan bir şeyi hayatımda asla düşünmedim. Dünyanın, insanlığın, hakiki mantıklı gördüğü bir şeyi, hangi millet olursa olsun, bir takım makul olmayan ve adi çıkarlar peşinde koşarak onu yapmamaya girişirse, ben, kuvvet kullanmadan onların mağlup olacağına eminim.

33- Fransız hükümeti aklını başına toplasın. Türkiye Cumhuriyeti’nin her zaman arzu ettiği şey, Suriye’nin bağımsız bir İslam devleti olmasıdır. Fakat Fransızlar bunu istemiyorlar. Suriye’yi kıskıvrak ellerine almak istiyorlar. Fransızlar bizimle ve Suriyelilerle dost olurlarsa, elbette daha iyi olur. Fransızlar Suriyelileri adam yapmak istiyormuş. Fakat önce kendileri adam olsunlar. Suriyeliler zeki, modern ve nazik insanlardır. Fransızların terbiyesine ihtiyaçları yoktur.   

34- Bütün kabahat Osmanlı İmparatorluğu’ndadır. Balkan Harbi sonunda Gelibolu’da idim. Ben Talat Paşa’ya teklif ettim. “Suriye’ye, Irak’a bağımsızlık veriniz,” dedim. Talat Paşa “bunu başkasına söyleme, seni asarlar” dedi. Fakat yapılacak şey bu idi. Eğer yapılsa idi, Türkiye, Suriye ve Irak, ki zaten kardeştirler, bugün daha samimi kardeş olacaklardı, bağımsız Türkiye, Suriye ve Irak… Belki çok karmaşık şeyler oldu. Suriyelileri, Iraklıları yanlış yollara sevk eden durumlar oldu. Fakat artık bunlar değişti. Fransızlarla, İngilizlerle, herkesle dost olalım; fakat benliğimizi kaybetmeyelim. Onlar da artık bizim varlığımızı, değerimizi anlasınlar, bağımsızlığa hürmet etsinler. Onlar bizi köle olarak kabul ederlerse, bundan elbette memnun olunmaz. Biz emir altında olamayız.

35- Ben makul olmayan şeyleri kabul etmemekle öğünürüm. Bir Fransız generali gelsin, bütün bir millete hükmetsin. Suriyeliler henüz olgun değilmiş. Fransızlar acaba ne zaman olgun olmuşlardır? Tarih ne yazık ki, yanlış anlaşılmıştır. Suriyeliler mükemmel şekilde uygar iken, acaba Fransızlar ne durumda idi? Daha birçok sorunlarımız vardır. Fakat ve ne yazık ki, bunların ortaya konulması için kuvvet lazımdır. Biz kuvvet yapabiliriz. Türkiye kuvvetini kurmuştur. Suriye mükemmel şekilde kuvvet yapabilir. Fakat Suriyelilerin ellerini kollarını bağlamışlar. Çözünüz onları, koparınız o bağları! Biz Türkler, sizi seven dostlarınız. Tabii bu sorunları diplomatik kanalla takip edeceğiz. Fakat onlar bize galebe çalamazlar.

36- Ben ve hükümetim Suriye’nin bağımsızlığını istiyoruz. Eğer Fransızlar engel olursa, Fransızlara da söyleyecek sözlerimiz vardır. Ona da kefilim. Suriyelilerin ordusu yoktur. Fakat bizim ordumuz yeter. Söz veriyorum: İcap ederse girerim ve sonra yine çıkarım. Dilerim ki, buna mecbur olmayalım. Kesinlikle bırakamam. Suriye’yi terk etmek istemiyorlar. Fakat terk edeceklerdir. Siz Suriye’yi yönetenler! Bir kere tutununuz, ordu yapınız. Korkmayınız. Bir şey yapamazlar. Kuvvet kullanmazsanız, her şeyi yaparlar. Bundan emin olunuz.

37- Suriye konusunda işte böyle kesin bir tutum benimsemiştim. Aynı kararlılığı Hatay sorununda da gösterdim. Sonuçta,  yalnız Türk olan Hatay’ı kurtarmakla kalmadım, yaygın bir kırsal gerilla savaşı örgütleyip Lübnanlı ve Suriyeli Araplarla birlikte, onların bağımsızlıkları için Fransız emperyalizmi ve sömürgeciliği ile savaşmayı bile düşündüm.

* ** *

Bu metindeki benim en çok dikkatimi çeken, beni en çok düşünmeye iten görüşleri aşağıya alıyorum.

Yüzyıllardan beri birlikte yaşamış, dindaşlık yapmış insanlar ayrılamazlar. Yalnız, belli bir zamanın geçmesi lazımdı. O dediğim gün gelecektir.

İslam âlemi, Suriye milleti ve devleti tamamıyla ve kesinlikle bağımsız olmalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin hiç kimseden korkusu yoktur.

Fransız hükümeti aklını başına toplasın. Türkiye Cumhuriyeti’nin her zaman arzu ettiği şey, Suriye’nin bağımsız bir İslam devleti olmasıdır.

Fransızlar Suriyelileri adam yapmak istiyormuş. Fakat önce kendileri adam olsunlar. Suriyeliler zeki, modern ve nazik insanlardır. Fransızların terbiyesine ihtiyaçları yoktur.   

Herkesle dost olalım; fakat benliğimizi kaybetmeyelim. Ancak onlar da bizim bağımsızlığımıza hürmet etsinler. Biz emir altında olamayız.

Ben makul olmayan şeyleri kabul etmem. Bir Fransız generali gelsin, bütün bir millete hükmetsin. Suriyeliler henüz olgun değilmiş. Fransızlar acaba ne zaman olgun olmuşlar? Tarih ne yazık ki, yanlış anlaşılmıştır. Suriyeliler mükemmel şekilde uygar iken, acaba Fransızlar ne durumda idi?

Suriyelilerin ellerini kollarını bağlamışlar. Çözünüz onları, koparınız o bağları! Biz Türkler, sizi seven dostlarınız.

Ben ve hükümetim Suriye’nin bağımsızlığını istiyoruz. Eğer Fransızlar engel olursa, Fransızlara da söyleyecek sözlerimiz vardır. Suriyelilerin ordusu yoktur. Fakat bizim ordumuz yeter. Söz veriyorum: İcap ederse girerim ve sonra yine çıkarım. Dilerim ki, buna mecbur olmayalım. 

 


[i] Yıldız işareti verilen bilginin çokça olduğuna işaret eder.

 

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
error: Alert: Content is protected !!