Genel

UKRAYNA ÜZERİNDEN KARŞILIKLI GÜÇ GÖSTERİSİ VE HODRİ MEYDAN TAVRI, TEHDİTLER.

Peki, buna karşı ne yapmalı?

 Bilindiği gibi Bİrleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi emsal kararları, antlaşmaları, Bİrleşmiş Milletler tüzüğü ve ilkeleri’ne göre Milli ve meşru, Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerin sınırları bir başka ülke tarafından 51. Madde durumu yoksa aşındırılamaz, delinenez, parçalanmaz ve geçicide olsa işgal edilemez. Aynı şekilde bir ülke topraklarından da başka bir ülke toprakları tehdit edilemez. Böyle bir durum oluşursa ve bu yaygın bir anlayış ve uygulama haline gelirse Birleşmiş Milletler ( BM) felç olur ve Bİrleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) işlemez olur. Uluslararası kurallar ihlal edilir ve güç dengeleri günlük ve tehditkar bir biçimde değişir. Dünyada bir kaos olur. Tehditler ve savaşlar çoğalır. İnsanlık acı çeker. Bir süredir Ukranya’da ve Ukrayna üzerinde BM ilkeleri, antlaşmaları ve tüzüğüne göre tüm bu olmaması gerekenler olmuş, ABD VE NATO, doğrudan RUSYA ve dolaylı olarakta Rusya’yı destekleyen Çin ile karşı karşıya gelmiştir. Bugün ABD ve NATO’nun Ukrayna’yı Rusya’ya karşı tehdit unsuru olarak kullanması, orayı yeni nüfuz alanı yapmaya kalkması, Rusya’nın (dolaylı olarak Rusya’yı maddi ve siyasi olarak destekleyen ve sıranın Rusya’dan sonra da kendisine geleceğini bilen Çin’in) Ukrayna topraklarına girerek ABD ve NATO’ya karşı güç gösterisine sebep olmuştur ve dönüşmüştür. Burada, ABD ve NATO’dan Rusya’ya karşı verilen bugünkü tepkilerden de okuyabiliyoruz ki, fiili olarak Ukrayna’ya ABD ve NATO’nun kışkırtıcı desteğinin esasında kağıttan bir kaplan olduğu ve Ukrayna’nın da özellikle ABD tarafından kışkırtılarak oyuna geldiği ve kurban olduğu ortaya berrakça çıkmıştır. Olan Ukrayna devlet ve milletine olmuştur. Burada kaybeden ise esas olarak Ukrayna ve onu Rusya’ya karşı kışkırtan devletler olmuştur. Görüldüğü gibi Batılı güçler ( AB de dahil) çaresiz durumdadırlar. Rusya’yı sanki bir iş yapıyorlarmış ve bir işe yaratacakmış gibi yaptırımlarla tehdit etmektedirler. Ama dünya eski dünya değildir. ABD ve AB üyeleri eskisi hibi güçlü ve her dediklerini heryerde yaptırabilecek güçte ve olanakta değiller. ABD dünyanın her yerinde gerileyen güçtür. Rusya’yı müttefik ve stratejik olarak destekleyen Çin ise baş at güç olarak bügün dünyada ABD ve müttefikletine karşı ön almakta ve önde gitmektedir. Bu yükseliş ABD ve müttefikleri tarafından önlenemektedir. Esas ana sorunda budur. Ukrayna’da bu güç çekişmesinin bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani konu sadece ABD ve Rusya değildir. Çin’i de burada hesaba katmak gerekmektedir. Rusya’nın en son (ve dolaylı olarak Çin) doğrudan Ukrana’ya hamlesiyle Rusya, ABD ve NATO’ya hadi bakalım hodri meydan demiştir. Bu yüzden de, Bİrleşmiş Milletler kuruluşu (BM), Ukrayna ile ilgili mevcut son durumdan dolayı, bizzat Ukrayna konusunda bir birine güç denemesinde bulunan kendi BM GÜVENLİK KONSEYİ üyelerince: BM tüzüğü, antlaşma ve Güvenlik konseyi kurumunun işleyişi, dünya barışı, dostça ilişkileri koordine etme anlayışı ve uygulsmaları, tehditleri sona erdirme ve çeşitli uluslararası veya bölgesel sorunları müzakerelerle hallederek dünyada kuralları düzenleme merkezlerinden en önemlisi olarak, bugün gelinen noktada Ukrayna üzerindeki karşılıklı güç denemesiyle felç olmuştur ve edilmiştir. Bu durum Dünya barışını tehdit etmektedir. Her iki tarafta, Ukrayna üzerinden bugüne kadar yaptıkları savaş propagandalarıyla ve dış siyasetle, dünyanın yeni düzenini kendilerince süper güçler olarak dizayn etmek isteyenler olarak, şimdiden geleceğe dair kendi iç saflarını ve uluslararası saflaşmaları konsolide etmeye çalışmaktadır. Bu durum, uluslararası alanda ve bölgede halklar açısından yeni acılara, soğukluklara, kırılmalara ve kaos’a yol açacaktır. ABD-NATO’nun ve Rusya’nın Ukrayna ile ve Ukrayna üzerinden yaptıkları stratejik hamleleri, bu devletler ve kurum arasında karşılıklı ve fiili bir güç gösterisine dönüşürken, gelişmelere bakılırsa kaos, acı ve tehditler sadece Ukrayna ve bölge’yi değil aynı zamanda ABD ve NATO ülkelerinin halklarınıda büyük oranda etkileyecektir. Sarsacaktır. Bu durum da görülüyorki, bügünküBATI’da bu yüzden, Batılı ülkelerdeki halkların demokratik istekleri ve uygulama istemleri ve uygulamalar ABD ve NATO yanlısı Hükümetlerce (AB ülkelerinin bazılarıda kısmen dahil bu duruma) geriye itilirken, Hükümet ve siyasiler daha fazla NATO culaşmakta ve daha fazla askerileşmeyi tercih etmektedir. ABD bu durumu fırsat bilerek Avrupa’da askerinin konuşlanmadığı Danimarka’ya bile askeri üs ve asker konuşlandırmaya çalışmaktadır. Yani ABD, Avrupa’da ki işbirlikçi hükümetler vasıtasıyla, ikinci dünya savaşı sonrasında sonra, yine ilk defa bu dönemde, Rusya ve Çin tehditi algısıyla fiili olarak Avrupa’yı tekrar işgal etmektedir. Buda öncelikle Avrupa ve genel olarakta dünya için bir felakettir. Peki bu geliyorum diyen felakete karşı bugünden ne yapılınabilinir? – Öncelikle BM üyesi devletlerin yöneticileri BM bünyesinde bir tartışma açmalı ve BM mevcut yapısını gerçekçi ve ilerici bir yönde değiştirmelidir. Yani öncelikle BM üyeleri tarafından BM tüzüğü değiştirilmeli ve BMGK’de de dünyadaki barış ve dengeyi gözetecek, Güney ve Orta Amerika’dan, Asya’dan , Avrupa’dan ve Afrika’dan yeni katılacak daimi üyelerle yeni bir denge kurulmalıdır. – Başta Avrupa kıtası halkları olarak, bugünden itibaren, Halkları bir psikolojik harekatla, değişik güçlerce geliştirilecek olan kara, yalan ve kışkırtıcı savaş ve terör propagandalarına karşı hazırlamak ve kurban etmemek, Halklar arası dostluğu savunmak ve perçinlemek, hatalı dış politikakara karşı hükümetlerine baskı yapmak, hükümetlerini yönlendirmek ve olaylara çözüm önerileri getirmek, olayları ve gelişmeleri tartışma açmak ve sorgulamak amacıyla, başta savaşa ve teröre karşı barış hareketleri olmak üzere, tüm Sivil Toplum Hareketleri yeniden alana aktif olarak çıkmalı ve olayları seyretmemelidir. Söylem ve eylemlerle gündemi etkilemelidir ve halklar açısından gğndem oluşturmalıdır. – Ülkelerdeki siyasi partiler, konu üzerinde sorun çözücü öneri, söylem ve eylemler geliştirmeli, uluslararası güçlerin olumsuz siyasi akıntılarına karşı gündem yaratarak, değişik ülkelerdeki siyasi Partilerle birlikte uluslararası bir konsey oluşturup, dünyada ki barışın korunmasına hizmet edici tavırlar almalıdır. Uygulamalara ön ayak olmalıdır. Dünyada herkesi İlgilendiren bu konuda, sorumluluğunu, görevini ve hakkının ne olduğunu, herkes sorgulayarak bilmeli ve fiili olarak, ülkede ve halklararası dayanışmayı örgütlenerek harekete geçmelidir. Çünkü bu insanlık için sadece bir dünya vardır. İkinci bir dünya yoktur. Başka bir dünya yoktur. Bu yüzden dünyada yer alan insanlar ve hükümetler olarak barış İçinde yaşamayı öğrenmeliyiz. Bunun için gayret etmeliyiz. Olayları koyun gibi seyretmemeliyiz. Bu konuda da halklar, STKlar, siyasiler ve hükümetler olarak kaderimize müdahale etmeliyiz. Çünkü istenirse bu dünya herkese yeter. Ve bu yüzdende yer yüzünde yaşayan her bir birey için: “ Savaşa hayır. Barışa evet” şiarını yükselterek söylem ve eylemlerle hep birlikte insanlık olarak taşımalı, geliştirmeli ve yer yüzüne yaymalıyız. İçselleştirilmeliyiz. Her zaman olduğu gibi; Atatürk’le kalın. Cumhuriyetle kalın. Hoşçakalın!

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
error: Alert: Content is protected !!