HÜSEYİN MÜMTAZ

DURUM VAHİM

  Girne’de bir akşamüstü. 10 ve 9 yaşlarında iki küçük delikanlı ailece gezintiye çıktıkları arabanın arkasında oturup etrafı seyrediyorlar.

                Limandalar.

                İlk on dakika sessizler.

                Abi birden; “Durum vahim” diyor.

                Sonra telefona sarılıp “vahim olan durumu” kilometrelerce ötede, denizaşırı yaşayan dedelerine aktarıyorlar.

                Telefonu birbirlerinin elinden kapıp; “Türk yok, hiç kalmamış” diyorlar.

                Küçük kardeş ekliyor; “Sokaklar kalabalık. İnsanlar üst üste. Pandemiyi ve maskeleri takan yok. Hepsi Afrikalı, zenci, Arap, Afgan”.

                Babaanne telefonda “Dikkat edin, karşıdan gelene uzak geçin, maskeleriniz takın” diyor.

                “Yok arabadayız, inmiyoruz” diye bağırıyorlar.

                “Türkiye’de her on kişiden biri kaçak göçmen olmuş, şehirlerimiz istila edilmiş, Suriyeliler plajda deve güreşi yapıyor, kamyon kasalarından Afgan taburları indiriliyor” diyor Yılmaz Özdil.[i]

                Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı; “Aday olsalar kazanacakları ilçeler var” diyor Suriyeliler için.

                Ve daha vahimini Sefa Yörükel yazıyor;

                “BUGÜN TÜRKİYE İÇİN GEÇERLİ OLAN VE ŞİMDİ ADIM ADIM UYGULANAN, ABD’NİN AFGAN VE SURİYELİLERE TÜRKİYE’Yİ İSTİLA VE TÜRK MİLLETİNİ TASVİYE SENARYOSU, YARIN KKTC İÇİN DE GEÇERLİ OLABİLİR” diyor.[ii]

                Canım sıkılıyor.

                Türk Kıbrıs’ta muhalif basın her gün, her köşe yazısında, her haberde, her manşette Kıbrıs ve Türkiye’deki iktidarı eleştiriyor; muvafık basın da onları savunuyor.

Ama kimse bunları, bu siyah işgali yazmıyor.

                Patlayan pandemi bile arka sayfalarda.

                Günlük suç kayıtlarına, haberlerine bakın; her gün onlarca “kaçak-oturma izni olmayan, Afrikalı” suçlu.

“ ‘Güney Kıbrıs’ta işlediği çeşitli suçlar nedeni ile Rum polisi tarafından aranan 23 yaşındaki Andreas Gergiou, Polis Genel Müdürlüğü’ne bağlı polis ekipleri tarafından tespit edildiği Mağusa’da faaliyet gösteren bir öğrenci yurdunda İngiliz sevgilisiyle birlikte yakalandı’.

KKTC gazetelerinde her gün neredeyse onlarca böyle haber görürsünüz de ben ilk defa (hem de kaçak) bir Rum’un Mağusa’da ‘yaşadığına’ tanık oldum.

Yâni bu ‘bağımsız’ ülkeye girip çıkarken sorgu-sual, kimlik kontrolü yoktur. Ve suçluların %95’i ‘ülkede kaçak yaşayan’ yabancı (çoğunluğu Afrikalı) lardır.

Kimse kimseyi tanımıyor, kimsenin kimseye merhabası yok.

Örneğin…

Daha önce bahsetmiştim, Kıbrıs’ın kuzeyinde üçü hariç onlarca merdiven altı üniversite vardır. Kreşten hallicedirler.”[iii]

İşte o “öğrencilerin” ne iş yaptıkları belli değildir.

Erkeklerin ve kızların…

Gece ve gündüz…

İyi anlaşılmadı galiba, tekrar söyleyelim.

“Türk Kıbrıs’ta muhalif basın her gün, her köşe yazısında, her haberde, her manşette Kıbrıs ve Türkiye’deki iktidarı eleştiriyor; muvafık basın da onları savunuyor. Kimse bunları yazmıyor”.

                Şu haberi okudunuz mu?

                “Rumların, 2021 yılının Nisan-Mayıs-Haziran aylarında KKTC’de kredi kartlarıyla 1,21 milyon Euro harcadığı bildirildi. Haravgi gazetesi, JCC’nin verilerine göre aynı dönemde Kıbrıslı Türkler’in de Güney Kıbrıs’ta kredi kartlarıyla 1,18 milyon Euro harcadığını yazdı”.[iv]

                Yâni harcamalar eşit.

                Hatırlıyor musunuz, pandemi yüzünden kapanan kapıların açılması için Arasta esnafı feryadı basmıştı, “batıyoruz, açın” diye…

                Demek ki kapılar kapalı kalsaydı, güneye gidecek para aynen kuzeyde kalacaktı, bu kadar basit.

                Merdivenaltı onlarca üniversite var. Aracıların Afrika’dan 10-15 bin Euro’ya seçip o “üniversitelere” yine 10-15 bin Euro’ya sattığı “öğrenciler” her yerde, her sokak başında, her karanlıkta “çalışmaktadırlar”.

                Arabanın dingili kopmuş vaziyette… Giren çıkan belli değil, nereden girip çıktıkları da belli değil.

                İlle de suç işleyince mi farkına varılacaklar?

                Kara ve deniz, her tarafı kapı olmuş memleketin.

                Sahil koruma, polis, güvenlik ne iş yapar?

                Kamuoyu, basın neden bu kadar ilgisiz?

                Neden varsa yoksa TC-KKTC idaresi taraftarlığı veya aleyhtarlığı?

                Hiç mi camdan dışarıya bakmıyor kimse?

                Küçük çocukların gördüğünü onlar neden görmüyor, çığlığını neden duymuyorlar?

                15 sene önce yazdık, “Lefkoşa’da Surlariçi’ne artık girilemiyor” diye.

                Tabelalar “Mezopotamya’ca” idi.

                Sarayönü’nde bile artık etrafınıza şüpheyle bakıyor; Büyük Han’a sadece, Vakıfların karşısındaki yoldan dosdoğru gidip, dönüyorsunuz.

                O da gündüz vakti.

                Lefkoşa yıllardır gettolaşmıştı, demek şimdi Girne de öyle oluyor.

                Bırakın artı kısır çekişmeleri, sokağa bakın.

                Çocukların gördüğünü siz de görün.


[i] https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/yilmaz-ozdil/duvar-2-6590152/

[ii] https://www.turkishnews.com/tr/content/2021/08/12/bugun-turkiye-icin-gecerli-olan-ve-simdi-adim-adim-uygulanan-abdnin-afgan-ve-suriyelilere-turkiyeyi-istila-ve-turk-milletini-tasviye-senaryosu-yarinkktc-icinde-gecerli-olabilir-sef/

[iii] https://www.turkishnews.com/tr/content/2021/05/03/yasadigimiz-gunlerin-kibrisi-huseyin-mumtaz/

[iv] https://haberkibris.com/rumlar-kktcde-ne-kadar-harcadi-1248-2021-08-13.html

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
error: Alert: Content is protected !!