1999 yılında iktidar da bugünlerdeki birbirine benzemez 6’lı masa gibi DSP, MHP, ANAP’tan oluştu ve 17 Ağustos’u yaşadı. Ülkemiz üzüntülü, hükümet ise çaresiz kalmıştı. ABD Başkanı Bill Clinton deprem bölgesini ziyaret için ülkemize geldi. Erkan bebekle tanıştı. Akabinde Erkan bebeği aldı gitti. O günlerden sonra kayıp çocuklardan hâlâ haber alamadık.
Rahmetli Deprem Dede (Ahmet Mete Işıkara) 17 Ağustos depreminden sonra TV’lerde kendini yırtarcasına deprem, deprem, deprem diye haykırdı.
“Sesimi duyan var mı?”
Son yıllarda ülkemizdeki bilim insanlarımız hepsi de işinde profesyonel, dünya çapında. Depremin olacağını tarih verircesine haykırdılar, haykırdılar, haykırdılar.
1999’da 17 Ağustos depremi olduktan sonra AKP isimli bi parti kuruldu ve iktidar oldu. Aradan 20 yıl geçti. İktidar ve R.T. Erdoğan bilim insanlarının sözlerine bu defa kulak kabartır gibi oldu ancak her şey takdir-i ilahi yani HER ŞEY ALLAH’TAN dedi.
Enkaz altından bir öğrenci kurtarıldı. İlk sözleri: “Üniversiteye hazırlanıyordum. Kitaplarım enkaz altında kaldı.” dedi. Diğer taraftan depremden birkaç gün önce bi baba kızına TYT, AYT kitapları almak için bankadan kredi çekti haberiyle karşılaştık.
Bay Başkan R.T. Erdoğan deprem bölgesini gezerken basın toplantısında “Üniversiteleri kapatıyoruz, halkımıza 10’ar bin lira da para bağışlıyoruz.” dedi.
2 yıl pandemi geçirdik, elde var 2! Bir yıl da depremden dolayı okula gidemeyen üniversiteliler 3 yılını doldurdu. Mezun olmaları için 1 yıl kaldı. Üniversite öğrencileri mezun oldukları zaman “Her şey Allah’tan” derler mi, merak içindeyim…
KİMİN KUYRUĞU KİMİN CEBİNDE!
Ben santrafor yok dedim ve yazdım. Sen açıklama yaptın: “Santrafor benim ben” dedin. Hadi bakalım, golleri bekliyoruz. Goller de çok çook yakışıklı olsun; yarım vole, röveşata, 90 gibi…!
Çevre ve Şehircilik Bakanı eskisi ve yenisi,
İçişleri Bakanı eskisi ve yenisi,
Genelkurmay Başkanı, bu günlerde Milli Savunma Bakanı olan,
Sesi çıkmayan Genelkurmay Başkanı. Aaa Ankara’dan acep abisi mi geldi… 100 bine yakın ölen insanlarımız var, savunma üzerine çok iyi “Atak”larımız var. Gel gör ki ilk üç günde yollar kapalı, hava ve limanlar kapalı, açıkta, denizin ortasında da ABD’nin büyük uçak gemisi… Bizim helikopterlerimiz yangın söndürecek uçaklarımız gibi mi oldu, kızağa mı çekildi?
Ulaştırma Bakanı eskisi ve yenisi,
Milli Eğitimden sorumlu eski ve yeni gelecek genç neslimizi bitirmek isteyen bakanlar,
Valiler, 10 ilimizin valileri,
Savcılar, 10 ilimizin savcıları,
Belediye Başkanları eskileri ve yenileri.
Yalnız müteahhitlerle bu işler olacak gibi mi?
10 ilde kimi kandıracaksın…!
“Notları yazalım gari.”
Tekbir! Allah’u ekber.
Diyanet İşleri Başkanına soruyorum: Acaba ben bu yazıyı yazdım diye dinden çıkar mıyım?
“Her şey Allah’tan”
Hadi bi kampanya yapak mı beraber, kırkayakları biraraya toplayak mı? Sakıın yardımlar 128 milyarı bulmasın haa! Her şeyi ona göre ayarlayın.
O esnada Bülent Arınç sahneye girer. Bir uzun hava, bir uzun hava. Ama sesi güzel değil. Sayın Başkan, Bülent Arınç’ın sesini beğenmediği gibi Osmaniyeli Bahçeli’nin ağıtlarını dinlemek ister.
Aaaa Sibel Can’a da kedi kaçtı…!
Tekbir! Allah’u ekber.